Erzin / Hatay
Abari.......... Şaşırmak, heycanlanmak
Ahrap......... Akrep
Ahırık............Balgam
Ahretlik.......Ahiret kardeşi olan kadınlardan her biri.
Ağme...........Yanları açık,üstü kapalı barınak
Ağıcak........Zakkum
Alamalık......Büyükçe taş
Anarya .......Geri gitmek
Amanat .......Emanet
Ariye gitmek.Ziyan olmak
Asbap..........Giyisi, giyecek
Aşlanık etmek....Şaka yapmak.
Avarlık ........Kış sebzesi
Bağır ...........Göğüs,Sine
Bar.................Kir,pasak
Bider ...........Tohum
KÖYÜMÜZÜN MEHMETLERİ
Yılışır gülmez Salih'in Memmet
Davuldan merkalı Fehmi'nin Memmet
İnadı zorlu Güccük Memmet
Kıdemli bekçi Haceli Memmet
Yarım Doktor Cündü Memmet
Burnu büyük bakkal Memmet
Yarım molla aşık Memmet
İşten yılmaz Dede Memmet
Köyün hamalı Cırık Memmet
Matrak laflı topal Memmet
Yarım berber Eminecik Memmet
Üveyik kelleli Alacık Memmet
Küfürü zorlu Çoban Memmet
Kenan'dan meraklı Şevket'in Memmet
Yanı pırtık Hacımulla Memmet
Hepsini rahmetle anıyoruz.
Ünlü Halk Ozanı Başlamışlı
Bayramdan bir kaç gün önce evlerde genel bir temizlik ve kömbe (Kömbe,ramazan bayramlarında yöremizde yapılan,içinde çeşitli baharatlar bulunan küncülü (Susamlı) ve tatlı bir çörek türüdür.Sitemiz galerisinde bulunan kömbe ise kıymalı olarak yapılan sacda pişirilen bir yemektir.Bayram öncesi Erzin,Dörtyol,İskenderun ve Osmaniye'ye gidilerek çocuklara ve ev halkına yeni giysiler alınır,bu giysilere bayramlık denirdi.Arife günü tüm köy halkı mezarlığa gider,mezarlar temizleniri ve murt (Mersin) çalısı dikilerek dualar edilir.Bayram günü,erkekler Bayram namazına giderler.Bayram namazından çıkanlar cami önünde sıraya girerek biribirleri ile bayramlaşırlar.Küçükler büyüklerin ellerinden öper,büyüklerin araya girmesi ile küskünler barışır.Bayram namazandan döndükten sonra evdekilen baba7nın elini öperler,Çocuklara harçlıklar verilir.Bir ay süren orucun ardından hazırlanan mükemmel bir kahvaltı yapılır.Köyümüzde,taze ve sıcak bazlama,çökelek,çay,yumurta,peynir,zeytin salatalık ve domates giibi mevsimine göre sofraya yicek servisi yapılırdı.Son yıllarda kimse bazlama yapmaz oldu,artık bakkladan veya fırından pide almaya başlandı.Eskiden yer sofralarında kahvaltı ve yemek yenirken,günümüzde masada ve herkese ayrı tabakta servis yapılmaya başlandı.Kahvaytı sonrası önce büyükler ve yakın komşularla bayramlaşmaya gidilir.Eve gelenlere mutlaka kömbe,şeker,çikolota ve meyve suyu kolonya ikram edilirdi..
KURBAN BAYRAMI
Kurban bayramı öncesi kurban kesecek erkek ve kadınlar Erzin,Dörtyol ve Osmaniye'de kurulan kurban pazarlarına gidilir.Yoğun pazarlaklar sonucu alınan kurlanlıklar eve getirilir.Bayram öncesi imice usulü komşularla birlikte yufka ekmekler açılır.Ev halkına bayramlıklar alınır.Ramazan bayamında olduğu gibi arefe günü mezarlık ziyarete yapılır.Elerde temizilik yapılır,ikramlıklar alınır.bıçaklar bilenir.Evde ve komşularda kurban kesemeyenlerin kurbanının bilen akraba ve komşular keserdi.Bayram namazından sonra kurbanlar kesilir,kesilen hayvanların derileri T.H.K urumuna veya bir hayır kurumuna verilrdi.Sabah kahvaltı yapılmadığı için kebap için mangal yakılır,salat yapılır,kepaplar şişe taklarak pişirilir ve bu yemkler öğle vaktine kadar devam eder.Kesilen kurbanın etlerinin bir kısmı kesemeyenlere dağatılır,bir kısmı eve eyrılır,diğer bir kısmıda ziyarete gelenlerle yenir.Bayramın birinci günü et kurban kesme ve kurban etinin hazarlanması ve daıtılması ile geçer.İkinci bayram günü ,bayram ziyaretleri yapılırdı.
BAŞLAMIŞTA KIZ İSTEME ADETLERİ
Başlamışta evlenmeler genellikle erkek çocuklar askerden geldikten sonra olurdu.Evlenecek olan gence kimin kızını istediği sorulurdu.Genç evlenmek istidiğini anne ve babasına söyleyemez,en yakın arkadaşına istediği kızı söylerdi.Arkadaşı da oğlanın anne ve babasına söylerdi.Eğer uygun görülürse kız istenmeye gidilirdi.Buna düğürcü denirdi.Düğürcü gidilen yer kimseye söylenmezdi,gizli tutulrdu,şayet gizli tutulmazsa oğlanı ve kızı istemeyenler kızı ve oğlanı kötüleyebilirlerdi.Oğlanın anası ve akrabaları üç dört kadın kız evine giderler.Kız evine varınca,kızı gözden geçirerek incelerler.Hoş beşten sonra kahve içilir.Oğlanın annesi "Allah'ın emri",peygamberin kavli ile sizden yakınlık umuyoruz.Ağadan at istemeye geldik.Verirsen biner gideriz,vermezse döner gideriz"diye açılır.Erkek tarafının bu istiğini bildirmesi üzerine kız tarafıda"bir düşünüpdaışalım,soralım"derler.Kız evi oğlanın ne iş yaptığını,nerede oturduğunu,evi olup olmadığını,çevredeki davranışları,içki,kumar gibi kötü alışkanlıkarı olup olmadığını araştırırlardı.Kızın da gönülünün olup olmadığı öğrenilir.Yakın akrabalara danışılır,onların görüşlari alanırdı.Kız zorla gönülsüz olarak kimseye verilmezdi.Evlenmelerde genellikle sülalelere önem verilirdi.Kzını hatırı sayılır aileden olmasına özen gösterilirdi.Hem kızın,hem de erkeğin seçiminde iyi,güzel,çalışkan,hünerli,becerikli olması aranırdı.Bir kaç gün sonra oğlanın annesi kız evinden cevap almaya gider.Kız verilecekse "erkek düğürcü gönderin."Verilmeyecekse "hiç düğürcü göndermeyin.Kısmetinizi başka yerde arayın."derlerdi.Vereceklerini anlayınca oğlanın babası,yakın akrabalardan ve çevreden hatırı sayılırkimselerden birkaç kişi kız evine giderlerdi.Kızı"Allah'ın emri,peygamberin kavli ile istenirdi.Kızı"Hayırlı olsun"diyerek verirlerdi.Kızın verilmesine söz kesimi denirdi.Oğlan evinden getirilen bir sandık lokumve bisküvi (Pisgevit ) dağıtılır ve yenirdi.Buna "Şirincelik" denirdi.Artık günümüzde lokum bisküvit pek yenmemekte,onun yerine baklava yenmektedir.Lokum veya tatlı yakın akrabalar ve komşulara da dağatılırdı.Böylece istenilen kızın verildiği çevreye duyurulmuş olurdu.Aradan bir kaç hafta geçince kız evinin isteğine göre oğlan evinden kız evine bir iki tepsi baklava ve bunun yanında da kıza bir bohçada giyecek ve çeyizlik bez,iplik,bilezik gibi öteberi gelirdi.Bunları oğlanın yakın akrabaları getirirdi.Gelen tatlıdan bir miktarı da oğlan evine gönderilirdi.Orada bulunanlar yerler ve kalanı da konu komşuya,yakın akrabara dağıtılırdı.Oğlan evinden öteberi getirilenler o gün öğle yemeğini kız evinde yerlerdi.Kız evinden gelen kadınlara kenarı boncuklu ve oyalı örtü,çocuklara önlük,mendil verirlerdi.
NİŞAN
Kızını sinisi geldikten sonra oğlan evinin zenginliğine göre bir ve ya ik ay sonra nışan yapılır.Nişan genillikle perşembe günü öğle namazından evvel olurdu.Nişandan bir gün önce yakın akrabalar,komşular ve tanıdıklar nişana davet edilir.Eskiden "okuntu"(ddavet etmek ) olarak kahve,mendil,şeker,havlu gibi hediyeler verilirdi.Şimdi okuntu yerine davetiye verilmektedir.Okuntuyu alan daha fazlası ile para veya hediye alarak nişana katkıda bulunurdu.Okuntuyu genillikle orta yaşlı ağazı laf yapan bir kadın dağtırdı.Nişan günü kız evinde taplanılalar ,kız kız süslenir ve şenlik yapılırdı.Oyunlar bitince oğlan evinin imkaanlarına göre kıza altın,zincir,küpe,beşli,tokalı ve saat gibi çeşitli ziynet eşyaları takılırdı.Kıza takılan bu süs eşyalarına" takı "denirdi.Kızın çok yakın akrabalarına oğlan evinden hediye olarak elbiselik,gömlek vs gibi öteberi getirilirdi.Nişanda kız ve oğlan evinden gönderilen hediyeler bir "tellal"tarafından yüksek sesle"oğlanın babasından bir çift bilezik".oğlanın "anasından bir beşli darısı oğluna kızına.."diyerek bağırırdı.Köyümüzde eskiden bu çağırma işini rahmetli Darıcı Ayşe yapardı.Nişanda ailenin büyüklerinden biri konuşma yaparak kız ve oğlanın yüksükleri takılırdı.Nişanda takılan ve felen öteberileri çağıran tellal a da kız evinden bir baş örtüsü verilirdi.Nişanda biriken paralar ortaklaşa evlenecek gençlere harcanırdı.Yarısı kız,yarısı oğlan tarafına verilirdi.Nişandan sonra oğlan evinden gelenlere kız evinde yemek verilirdi.Yemekten sonra herkes evlerine giderlerdi.Nişandan bir kaç gün sonra kız evinden oğlan evine bir bohçada oğlanın annesine,babasına ve kardeşlerine hediye giderdi.Düğün olana kadar da oğlan evi her bayramda kız evini ziyaret ederek hediyelik ve çeyizlik eşyalar götürürlerdi.Bilhassa kurban bayramında gelinliğe bir kurbanlık getirilirdi.Ounun için de bir an önce düğün yapılmak istenirdi.Eskiden nişanlı durmak 2-3 aydan,bir iki yıla kadar sürerdi.Kız ile oğlan nişanlılık devresinde biri birlerini görürlerdi.Ayrıca kız evi kadınların yardımı ile nişanlılar gizlice buluştururlardı.Alenen görüşmek kız babasının tarafından uygun görülmezdi.Çünkü nişan buzulursa,kız evlilik şansını kaybetmiş sayılırdı.Nişandan sonra hummalı bir şekilde düğün hazırlıkları başlardı.Aslında kız için hazırlık doğduğu zaman başlardı.Kız büyüdükçe namaz seccadesi,halı,kilim,örtü,oya,nakış gibi çeyizler hazırlanırdı.Günümüzde artık nişan yapılmaz oldu.
EVLENME (Düğün )
Nişandan sonra her iki tarfta düğün hazırlıklarına başlarlardı.Başlamış ve çevresinde nişan ve düğünler genillikle portakal ve ekin hasadından sonra yapılırdı.Günümüzde insanlar hesabını kitabına yaparak yılın her zamanında düğün yapmaktadırlar.Düğün tarihini oğlan ve kız evi birlikte kararlaştırılardı.Düğünden önce resmi nikah yalımazdı.Günümüzde,düğünden önce resmi nikah yapılmaktadır.Düğünler eskiden Çarşamba günü başlar,Perşembe günü sona ererdi.Günümüzde cumartesi ve paza günleri yapılmaktadır.Düğün olacağı hafta oğlan evine cuma günü davul gelir ve devamli çalınırdı.Eskiden Başlamıştaki düğünlerde,davulu aptal Hösüün (Hüseyin ) ve çocukları çalardı.Cumaertesi günü öğleyin oğlan evinin önündeki büyük bir ağaca bayrak asılırdı.Bayrağın tepesine de bir soğan dikilirdi.Gençler soğanı düşürmek için tüfek ve tabancalarla soğana ateş ederlerdi.Soğanı düşürene hediye olarak yeni işlemeli bir mendil veya havlu verirlerdi.Bayrak merasiminden sonra misafirlere yemek verilirdi.Buna bayrak yemeği denirdi.Düğünlerde cumartesi günü gece kız evinde kına yapılırdı.Bunada "kına gecesi" denirdi.Cumartesi günü öğleden sonra oğlan evinden kız evine deplek (Darbuka) çalarak gündüz kınasına giderlerdi.Giderlerken kız evine,bir tepside kıza giyecek öteberigötürürlerdi.Kız evinde oyunlar oynanır,şenlikler yapılırdı.Akşam yine kız evine gece kınasına gidilir,yine oyunlar oynanır,şenlikler yapılırdı.Sonra oğlan evinden gelen çerezler dağıtılır yerilirkızın eline kına vurulurdu.Kına vurulurken şu ağıtlar yakılırdı:
Kınayı etir ana
Parmağın batır ana
Bu gece misafirem
Koynunda yatır ana
Sıra sıra söğütler
Kızlar biribirini öğütler
İzin verin yiğitler
Kına yakmaya geldik
Sıra sıra andızlar
Çift geziyor yıldızlar
Biz kınayı yakıcık
İzin verin ey kızlar.
Cumartesi günü olan evinde erkekler toplanır,eğlenceler başlardı.Bu eğlenceler kimi zaman içkili olurdu.Olan evinde misafirlere yemek verilirdi.Davulla beraber oynanır,halaylar çekilirdi.Genellikle yönemizde,halebi,kaba,üç ayak,ağır halay,dağlı,kartal oyunu Kırıkan üş ayağı veya milli oyunlar oynanırdı. Eskiden,köyümüzdeki düğünlerde en iyi halayı İlyas YÜCEL (Ötlek İlyas),Ökkeş KOCAOĞLU (Kocaoğlan),Hsan ÖZGÜVEN (Hasan Paşa )Ökkeş COŞKUN (Çot Ökkeş ),İrfan ÖZTÜRK (Oklu),Mehmet CENGİZ (Danaboruk ) çekerlerid.Hasan paşa çok güzel lorke oynardı.Eğlenceler sabaha kadar sürerdi.Pazar günü öğleyin oğlan evinde düğün yemeği verilirdi,Mevlüt okunurdu.Hediyeler düğün evine,para ise damat ve babasına verilirdi.Damat bir berber tarafından traş edilir.Buna damat traşı denirdi.Öğleden sonra gelin almak üzere kız evine taksi (otomobil),kamyon,minibüs ve otobüslerle gidilirdi.Düğün alayında oynayan,halay çeken gençlere,davul ve zurnacıya mediller dağatılırdı.Gelin taksisine ipekten yazma bağlanır,düğün alayında bulunan diğer araçlara renkli eşarplara bağlanırdı.Kız evinde oğlan evinden gelen gençler halay çeker ve çeşitli türküler söylerlerdi.Bu türkülerden bezıları;
Dama vurdum bir depik
Damın duvarı kepik
Gız ben seni alarım
Korkarım eller öpük.
Gelinin çeyizleri araçların üstüne yüklenirdi.Gelin evden çıkmadan erkek kardeşi kırmızı kurdelayı salavat getireter iki kere çözere üçüncüde bağlardı.Gelinin erkek kardeşi yoksa,amcası,dayısı amca çocukları gelinin kuşağını bağlardı.Gelinin babası veya kardeşi kızı gelin arabasına bindirirdi.Gelin arabasına damat,damadın babası,kız kardeşi ve gelinin kız kardeşi binerdi.Gelin arabaya alkışlarla bindirilir,gelin arabası uzak yollardan gezdirilerek oğlan evine götürülürdü.Birfotoğrafçıya gidelerek topluca fotoğraf çektirilirdi.Gelin oğlan evine gelince kaynanası tarafından taksinin üzerine bir tabak dolusu buğday,şeker,bozuk para serpilirdi.Bunun anlamı;gelinin geldiğisenenin berekteli mahsul vermesi isteği içindir.Daha sonra sağdıç veya bir tellal tarafından geline ve damada para yardımı ve mal bağaşında bululurdu."Kaynanadan geline bir inek,kayınbabadan iki dönüm tarla,bahçe gibi".Gelini arabadan güveyi (Damat ) indirir.Gelin arabadan indirilirken gelin yada damat biribirlerinin ayağına basmak isterler.Hangisi daha önce basarsa evde onun sözünün geçeceğine inanılırdı.Gelin taksiden indiğinde elindeki kolonya şişesini etrefındakilerin üzerine serper,daha sonra şişe sert bir yere vurularak kırılırdı.Bu da gelinin kazasız,belasız eve geldiği içindir.Gelin arabadan indirildiğinde oğlanın babası,annesi ve diğer yakınları tarafından çeşitli para ve mal baışğnda bulunurlardı.Gelin odaya alınırken,kaynana kapı önünde durrak gelini damadın kollarının arasından geçmesini sağlamaktır.Bunun anlamı da;gelinin o aileye yakın olması ve iyi geçinmesini istemektir.Ayrıca geline bir avuç hamur verilerek kapıya yapıştırırırdı.Bunun anlamı,gelinin eve hamur gibi yapışması,bağlı olması içindir.Gelinin bulunduğu içeriye misafirler gelerek hayırlı olsun dileklerini ileterek dağılırlardı.Gelin eve geldiği zaman fakir bir ailenin çocuğuna gelin tarafından işlenmişsüslü bir yastık verilirdi.Çocuk o yastıkla damada,sağdıca ve akrabalırının sırtlarına,kollarına vurarak,bahşiş toplardı.O akşam geline çocuğunun çok olması için yumurta kavurması yedirilirdi.Akşam namazından sonra imam gelir dini nikah kıyılırdı.Nikahtan sonra gelin ile damat iki rekat namaz kılarlardı.Evlendikten bir kaç ay sonra resmi nikah (Beldiye nikahı ) yapılırdı.Şimdilerde düğün yapılmadan önce resmi nikah yapılmaktdır.Pazrtesi günü güveyi erkenden kalkarak kimseye söylemeden şehre giderdi.Akşam eve gelirken"yastık çerezi" diye adlandırılanyiecek çerez getiriridi.Pazertisi günü gelinin başı bağlanır,gelinin çeyizleri serilir eğlenceler yapılırdı.Gelen misafirler gelinin çeyizine bakarlardı.Bazı yerlerde Mevlüt okunur,gelen misafirler geline para ve hediyeler verirlerdi.Düğünden bir hafta sonra gelin ile kocası baba evine el öpmeye giderlerdi.O gün damada genellikle kızartılmış tavuk eti yedirilirdi.Daha sonra yakın akrabalar gelin ve damadı yemeğe davet ederlerdi.Aradan bin kaç ay geçtikten sonragelin kaynana geçimsizliği başlar.Bu yüzden bir senelik evliler anne ve babalarından ayrılığna sık sık rastlanır oldu.Günümüzde yeni evlenler hiç anne babasıyla hiç oturmadan ayrı ev açmaktadırlar.
* Köyümüzden,Sadi ÖZMEN,Emin ÖKTEM,Mediha İREN,Semiha ATİLA,Hatice ÇOT,Hanife ALPASLAN,Sultan YÜCEL,Fatma GEÇER ve hemşehrimiz Ayşegül DAYI'nın fakülte birirme tezinden yararlanılmıştır.Katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
KÖYÜMÜZDEN İLGİNÇ OLAYLAR
* 1965-69 yılları arasında köymüze birleşmiş milletlere görevlisi karı koca iki amerikalı geldi.Erkeğin ismi Can,kadını ise Maykıl dı.Köyümüz insanları kadına Maykılı derdi.Şu an yıkılmış olan Keskin'in kızının evini kiralayarak tamir edip oturdular. Köye bir kütpane açtılar.Kütüpane şu anki eski cami karşısında bulunan bakkalın yeride idi.ne gaye ile geldiklerini bizler bilemiyoruz.Deterjan kokusunu onların evine gitiğimizde duyardık.İlk wc matiği biz orada gördük metaldendi ve büyüktü,dışardaki tuvaletlerine yapmışlardı.
* Erzine okula giden çocukların, Demir-Çelik fabrika servisi ile okula gitmeleri,
* Erzin'e liseye giden öğrencilerin duraktaaraç beklerken kışın üşümemek için ateş yakmaları,
* Ramazan bayramlarında bütün köylünün çörek (Kömbe ) yapması,
* Ramazan ve Kurban bayramı arafelerinde köy halkının mezarlık ziyaretlerinde bütün mezarlara Murt (Yaban mersini ) çalıları dikmeleri.-,
* Köyümüz,İçme ve Ilacalarına (Kaplıcalara) girişte gelen ziyaretçilereden toprakbaztı parası alınması.
KÖYÜMÜZDEN ÖNEMLİ OLAYLAR
* 1965 yılında köyümüze demircilik ve Marangozluk kursları açıldı,bu kurslar 4-5 yıl devam etti.O zamanın gençleri bu kurslara katılarak meslek edindiler.Her kursun ayrı hocaları vardı.Köyümüzden bu kursa katılıp mesleğini devam ettirens (Köse Gazi )Gazi ARSLANKURT kaldı
* 1973 yılında köyümüze elektirik bağlandı.Elektirik verilişi sırasında o zamanın yetkilisi köyden bir çocuğun eline gaz lambası verdi,elektirik idaresi görevlisi şalteri indirerek elektirik verilince çocuk gaz lambasını yere çarparak kırdı
* 1974 yılında kıbrıs barış harekatı başladı.Harekat boyunca köyümüzde karartma uygulandı. (Karartma;savaş sırasında, düşman uçaklarının hedeflerini bulmalarını güçleştirmek, saldırılarından korunmak için, geceleri ışıkları örtme ya da söndürme biçiminde uygulanan önlemdir.)
* 1975 yılında köyümüzün yolları asfaltla
* 1976 yılında köyümüze kar yağdı.Portakal ağaçları zarar görmesin diye tüm köylü ağçlar üzerindeki karları temizledi.
* 1981 yılında köye PTT santralı kurdu.Santral rahmetli terzi Mehmet'in dükkanına kuruldu.Terzi Mehmet satral memurluğu yapardı.
* 1985 yılında kuraklık oldu,Ahmet BİÇER öncülüğünde"Modu modu "yapıldı.Modu modu eski bir gelenektir.
"Modu modu çağırmak"bazı yörelerde de görülen yağmur duası uygulaması eskiden yaygındı.Nisan-Mayıs ayları kurak giderse yaşlılar bu törene öncülek eder.Gençler ve çocuklar gündüzden bir korkuluk hazırlar,eski giysilerle donatır,karanlık basınca tören başlardı.Korkuluk,bir sırığın ucuna bağlanır.Evlerden torbalarla yiycekler toplanır.Herkesin bir araya gelmesi ile korkuluğu havaya kaldırırlar.Her evin kapısında,
"Modu! modu!
Anan kimden doğdu
Bir kaşık sudan doğdu
Ver Allah'ım ver
Kırk gün yağmur
Elli gün çamur"
diye bağarırlar.Baırışı duyup,evden çıkanlar korkuluğa su döker,yağ,bulğur,un gibi yiyeceklerverir.Ertesi gün tarlalığa gidilerek toplananlar pişirilir.Pişirilen yemekler taş üzerine dökülerek elle yenir.Sonra gençlerden en deneyimlisi bir taş alarak,arkasına bakmadan köye doğru yürür,öbürleri onu takip eder.Tarladan alınan taş bir kuyu yada akarsuya atıldıktan sonra evlere dönülürdü.
* 1987 yılında köyümüze orta okul açıldı.
* 1987 yılında köyümüze kar yağdı.
* 1988-89 yıllırında köyün gençleri voleybola merak sarınca,köye üç tane voleybol sahası yapıldı.
* 1988 yılında köyümüzden bazıları Hasan çayı kenarına yazlık ev temelleri attı,ama hiç kimsede ev yapmadı.
* 1993 yılında köyümüzdeki orta okul açılışana vali geleceği için tüm duvarlar beyaza boyandı.
* 2005 yılında Türk telekom köyün telefon şebekesini yer altına aldı.
* 2006 yılında köyümüz mahallelerinin yolları parke taşı kaplandı.
* 2009 Mayıs ayında boş bulunan köy meydanına çocuk parkı yapıldı.Sığırın önüne kondüsyon aletleri yapıldı.
AĞIT
Ahmet'in giydiği heril Gapımızın önü incir
Benyanarım harıl harıl İncire vururlar zencir
Öldürmüşler yiğidimi Usul endirin Hacı'mı
Ben yanarım harıl harıl Belki biyeri incer
Yol üstünde goca çınar Kele garı kele garı
Donu gişmiş emir gibi Duydunmu bize olanı
Nişanlımla ben yanarım Bıldır verdiğin bedda
Oda yansın benim gibi Geldi dolanı dolanı
Gapısında açmış çiçek Yiğidi ölmeyen yerinmesin
Kak yiğit yayliye göçek Yiğidi ölmeyen gelmesin
Bende seni everirim Zor olur evlad acısı
Çatal davıl çatal köçek Döğünür çifte bacısı
Nedim ben elin gızın Gapısında goca çardak
Sokunamam gülü nergizi Yayılır gazınan ördek
Angara'dan istemişlen Nişanlımda hasta deyi
Seninen ikimizi Yiğidimde salmış bardak
Yücede olur suyun gözü Gül ağacım budanmış
Zembelekten acı sözü Gülü gonca açsın diye
Öldüğüne yanmam amma Öldürmüşler yiğidimi
Yetim galır oğlu gızı Ocağı batsın deyi
İstanbul'dan gelen ferman Engin depe yüce depe
Dizlerimde yoktur derman Bende geldim gopa gopa
Eğer herifim sağ gelseydi Yiğit oğlum çok ağlıyor
Keseceğim çifte kurban Göz yaşını döke döke
Ahmed'in giydiği atlaz Mendilinde beş on erik
Atlaza iğne batmaz Nerden yedin furşun erik
Babam evi gabul etmez Çommanların oraya varık
Yekin goçyiğidim yekin Hacı'da yiğidimi vuruk
Oğlum getti yadellere Emeklerim emekelerim
Beni verdi azgın sele Dizim dizim ineklerim
Dünya umurunda değil Nolur eller sağaydı
Gıyamatlar gopsa bile Gara gözlü ineklerim
Ben yanarım harıl harıl
Nolur çiftliğe varışın Enginli üceli dağlar
Ben ağlayıp sen gülüşün Garı erir suyu çalar
Hacı sana ardağlama Senen analığın batsın
Ben yanarım harıl harıl Ana olan böylemi ağlar
Güccük çaylı böyük çaylı Boy gibi gapıt dakılı
Ali oğlumun başı bağlı Üstüne atgı atılı
Anasıda gelin diye Nasıl ılmış Mevlam buna
Zilifleri tel tel bağlı Sanki bağa dölü yapılı
Ne deyim de ne söyleyim Gapımız gara beli
Ölü benden olmayasın Döğüldü buyda dalı
Arap eli tükenirmi Üç gardaşım yesir getti
Beşen beşer ölmeyeynen İki İrbehem biri Ali
Oğlu vurulan bir ananın ağaıdı
MANİ
Ali'min öküzleri kara kara gözleri
Alim bana bakmıyor öküzleri satmıyor
Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa
Patlıcanı haşladım
Doğramaya başladım
Sen aklıma düşünce
Ağlamaya başladım
Yılana bak yılana
Gelir dolana dolana
Ben kendimi kaybettim
Bin altın bulana
Karabiber şak şak
Küstüysen barışak
Aramızda dağlar var
Mektupla konuşak
Mendilim ipek
Ortası benek
Benim sevdiğim
Nur yüzlü melek
Derleyen Olcay ÇOT
BAŞLAMIŞ
Başlamış Akdeniz Çukurova Sevgi dolu yüreğiyle
Hatay ili Erzin de gavurdağı eteği Kalbimizde her zaman
Başlamış benim elim İbrahim Ünal babamız
Yetişemese de benim elim Nice bir çok akraba
Orman içi bahçeler Mezarlarda yatarlar
Çeşit çeşit meyveler Derin huzur içinde
Güzellikler sevgiler Çok isterdim yaşamalıydım bende
İncir zeytin portakal Sonsuz huzur içinde
Mis kokulu böğürtlen O güzelim köyümde
Yok edilmemiş hala Verin artık ne olur
Tiryakilik yaratan Bana bu hasretimi
Doğal mis kokuları
İnsanlar baş eğmedi
Çağdaş makenizmaya
Yaşadılar hep doğal güzellikler içinde
Doğanın ortasında çok güzel Ilıcası
Acı suyu içmesi
Olur dertlere çare
Zor gelsede içmesi
Dayım teyzem ve ablam
Tayfur IŞIKOĞLU
27.EKİM.2009 İskenderun
KARAR VERDİM
Karar verdim cesur olmaya kendimi sorgulamaya
Dünüst olmaya doğru cevaplar vermeye
Karar verdim kendime yaslanmaya sonuna kadar
Ayakta durmaya dimdik ve kararlı
Karar verdim hatalarımı görmeye suçlarımı kabullenmeye
Ve kendimi kabullenmeye
Karar verdim hedefime doğru gitmeye
Engelleri aşmaya kendime güvenmeye
Karar verdim kendi kararlarımı almaya
Kararlarımda kararlı olmaya
Kararlarımla kaderimi belerlemeye
Karar verdim ben sonuna kadar
Kararla yoluma devam etmeye
Tereddüt etmeden pişman olmadan
Söylenenlere aldırmadanyürümeye,sonuna kadar
Peki ya sen ?
HAYAL
Bir hayalim varkimsenin bilmediği,bilmesini istemediğim
Belkide zamanı değil diye söyleyemediğim
Bir hayalim car btün hayalleri aştıran,
Aşıldıkça yaklaştıran,yaklaştıkça heycanlandıran
Bir hayalim var herkesinkinden farklı,
Farklı olduğu kadar zorlu,gerçekleşince mutlu sonlu
Bir hayalim var kuş olup uçmak gibi diyardan diyara
Sonra gitmek,hiç gelmemiş gibi buralara
Bir hayalim var herkesin olduğu gibi,her zaman olduğu gibi
Ve hep olacağı gibi
Bir hayalim var bütün bütün hayallerimin gerçek olması gibi...
DOĞALA ÖZLEM
Sakin bir sokakatasın yavaş adımlarla yürüyorsun
Tek duyduğun nefesin birde ayak sesin
Güneş cılız ışıklarıyle hissetiriyor ılıklığını
Hafif bir rüzgar esintisi okşuyor yanaklarını
Tebessüm oluyor bu zarafete teşekkürün
Gözlerin parlıyor mutlusun bir bakışta anlaşılıyor
Hızla yürüyorsun biraz yalpalıyarak
Biraz sallanarak hemde yolun ortasından
Yeni açmış çiçek kokularını nefesini tutacakmış gibi
Derin derin içine çekiyorsun her çektiğin nefeste
Daha hoş kokular geliyor bütün benliğinle hissediyorsun
Düşüncelerine ara veriyorsun anlatılmaz yaşanır sende biliyorsun
Ömründe görmediğin kadar yeşil görüyorsun
Gözlerine inancını yitiriyorsun açık koyu her tonda
Bakmak daha hırslandırıyor gözlerini bir an duruyorsun kıpırdamaksızın
Film şeridi hayatında ilk kez durmayı yeğliyorsun
Bir yeşil takılıyor gözane yüreğin cıs ediyor
Bu yeşil diyorsun son vedaların kalkışında
Ne bir elin ne bir mendilin sallandığı geminin rengi diyorsun
Bir ses düşüncelerini bölüyor bir araç hızla geçerken
Hicret KALLİ
ESKİ BAHAR
Eski bahar ettik baharın narına ahu zar
Değdi BAŞLAMIŞ'ın havasına nazar
Efkarlı bulutlar ufuktan sırıttılar
Baharın havasına kışa yazdılar
Bir adım ötesi efsunlu bir sis
Karabasan gibi çöktü geceye teklifsiz davetsiz
Baharın müjdecisi kuşlar felaket tellalı oldular elçiye zeval olmaz
Lakin onalarada kelimeler sitemkar nota nota
Toprakla buluştu yağmurlar her damlada
Besteyi tamaladılar en tenhalarında bile
Başlamış'ın mıntıka temizliğini yaptılar
Küflü yüreklere bahar ne yazar
Biraz yağmur,rutubet romatizmalı dizler sızlar
Nankör dillerde şükürden çok şikayet kelimeleri var
Ufuklar pencereler kadar dar
İnkar etmiyorum geçmişe özlemem var
Merak ediyorum ne oldu böyle MEVSİMYLER DEĞİŞİCEK KADAR
Adı Başlamış köyümüzün
Maşallah de, değmez gözün
Tükendiği yerdir sözün
Dinle bizden, duy bizden
Bize derler gâvur dağlı
Köyümüz Erzin’e bağlı
En iyi olur portakalı
Dinle bizden duy bizden
Yarım yayladır köyümüz
Âdemden gelir soyumuz
Buz gibi olur suyumuz
Dinle bizden duy bizden
Saman ölçüsüdür çeten
Kışlık bir kumaştır pazen
Guşene de küçük kazan
Dinle bizden duy bizden
Büyükçe taş, Alamalık
Zırbıt, kalkmaz ağırlık
Yaz sebzesidir Avarlık
Dinle bizden, duy bizden
Bezin adı bizde çapıt
Pardesüye denir gapıt
İmamın kayığı tabıt
Dinle bizden duy bizden
Kuzunun küçüğü emlik
Kötülüğe denir kemlik
Söz tatlısı şirincelik
Dinle bizden, duy bizden
Anızın adıdır firez
İzmarite denir körez
Fındık fıstık ise çerez
Dinle bizden, duy bizden
Bibi demek Hala Demek
Sahan da yenilir yemek
Karpuza pencere temek
Dinle bizden, duy bizden
Dönümün dörtte biri evlek
Malamatsa rezil demek
Ha yıkılmak, ha kepmek
Dinle bizden, duy bizden
Fol ne demektir sizde?
Topacın diğer adı bizde
Bizim köyü şöyle gezde
Dinle bizden duy bizden
Eş, goca yani gişi
Bu gerçekten hakkın işi
Yuvayı yapan kuş dişi
Dinle bizden, duy bizden
Bıçağın sapsızı namtı
Yemek çeşididir mantı
Sıcak içerler gantı
Dinle bizden, duy bizden
Gever, arkta su sapağı
Kundak sömelek bağı
Elbiz de örümcek ağı
Dinle bizden, duy bizden
Kapının önüdür eşik
Bebenin yattığı beşik
Yardımlaşma ise keşik
Dinle bizden, duy bizden
Gatiremiz camdan bir kap
Gem ile dövülürdü sap
Düzgün değil ise, çap
Dinle bizden duy bizden
Hoyuk, korkuluk demek
Çaydanlıkta olur sömek
Yıkanmak ise çimmek
Dinle bizden duy bizden
Kadına hitabdır kele
Yazıya gidilir kile
Fistan oldu şimdi jile
Dinle bizden, duy bizden
Yadigâr eşittir teberik
Sılayı rahim ederik
Biz insanı çok severik
Dinle bizden, duy bizden
Seklem doluya yakın
Seklem akıllıdan sakın
Kula yakışanı takın
Dinle bizden, duy bizden
İster tohum ister bider
Ne dersen de ne farkeder
Herkes ektiğini biçer
Dinle bizden, duy bizden
Yeni büyüyen, toraşan
Tırıkda olur gargaşan
Yulafa da denir şıfan
Dinle bizden, duy bizden
Başaksız ekin, gasıl
Tarif etsem sana nasıl
Mal yemidir velhasıl
Dinle bizden, duy bizden
Üllüz kötü, zayıf demek
Ne yaparsan boşa emek
Derisinden olur deplek
Dinle bizden, duy bizden
İç giyimin adı köynek
Aklı kısa olur oynak
Yalnız adam ise boydak
Dinle bizden, duy bizden
Damdıra bir telli sazdır
Ne söylesek ona azdır
Sifir ise çok az yağdır
Dinle bizden, duy bizden
Tesdi’nin adı da cere
Apaçık demek eşgere
Bir çeşit taşıt keşgere
Dinle bizden duy bizden
Salkım küçük ise, çıtıf
Cilis, tamamene atıf
Gıdilik küçük ve zayıf
Dinle bizden duy bizden
Darbız rutubetli demek
Dayağa da denir kötek
Çalı çırpı ise çilpek
Dinle bizden duy bizden
Kumun bir irisi çavşak
Bit yavrusudur yavşak
Fasulye sırığı çaltak
Dinle bizden duy bizden
Bil bakalım nedir bıldır
İşte o bir önceki yıldır
Uzağa at demekse fıldır
Dinle bizden, duy bizden
Kısa ya da yarım güdük
Çarkıt ise eski, dökük
Görgüsüz demektir hödük
Dinle bizden, duy bizden
Banyo demek gusülhane
Uydurma sebep bahane
Bağır ise göğüs, sine
Dinle bizden, duy bizden
Horanta ve hane halkı
Yok, biri birinden farkı
Yatak ise pılı, pırtı
Dinle bizden duy, bizden
Bocit naylondan ıbrık
İnce uzun demek sırık
Yünü ip ederdi çıkrık
Dinle bizden, duy bizden,
Sebze fidesi maşdala
Az kullanılmışsa çala
İnanmayız asla fala
Dinle bizden, duy bizden
Şelek sırta alınan yük
Tavuk civcivide cücük
Cümle haşeredir böcük
Dinle bizden, duy bizden
Bakkala denirdi düven
Yalnızca Allah’a güven
Bir bitki adıdır keven
Dinle bizden duy, bizden
Küçük taşın adı helik
Bir kap akıyorsa delik
Temellidir cibelik
Dinle bizden, duy bizden
İncir pestilidir belben
Geldik nereye nereden
Şimdilik bukadar benden
Dinle bizden, duy bizden
Hamdi GEÇER -2020
İNCİTME GÖNÜL
"Çiçeklerimle hoş geçin,
Balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için
Dalı incitme gönül.
Konuşmak bize mahsus,
Olsa da bir güzel süs,
'Ya hayır de,ya sus,
"Dili incitme gönül.
Sevmekten geri kalma,
Yapan ol,yıkan olma,
Sevenlere diken olma,
Gülü incitme gönül.
Başın olsad da yüksek,
Gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek
Yolu incitme gönül.
Mevla verince azma,
Geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma,
Külü incitme gönül.
Dokunur gayretine,
Karışma hikmetine,
Sahibi hürmetine,
Kulu incitme gönül.
Osmaniyeli Hemşehrimiz şair
Bestami YAZGAN
.
1976 yılında köyümüze kar yağmıştı.İlk defa kar görünce,okul arkadaşlarımız birlikte şimdiki çocuk parkının olduğu yerde resim çektirdik.Fotoğrafı rahmetli Erdal ARSLANKURT çekmişti.Soldan sağa;Ö.Remzi İREN,Mehmet ALPASLAN,Yusuf ÇOT,Sinan COŞKUN ve Hamdi GEÇER
1971 yılı ilk okul beşinci sınıfta ilk okul bahçesi.Öğretmenimiz,Aysel Boso ÖZMEN ayaktakiler soldan sağa,Ökkeş YÜCEL,Sinan COŞKUN,Ö.Remzi İREN,Mehme CAN Oturanlar:Hamde GEÇER ve Yusf ÇOT
.