Erzin / Hatay
	Abari.......... Şaşırmak, heycanlanmak
	Ahrap.........  Akrep
	Ahırık............Balgam
	Ahretlik.......Ahiret kardeşi olan kadınlardan her biri.
	Ağme...........Yanları açık,üstü kapalı barınak
	Ağıcak........Zakkum
	Alamalık......Büyükçe taş
	Anarya .......Geri gitmek 
	Amanat .......Emanet
	Ariye gitmek.Ziyan olmak 
	Asbap..........Giyisi, giyecek
	Aşlanık etmek....Şaka yapmak.
	Avarlık ........Kış sebzesi
	Bağır  ...........Göğüs,Sine
	Bar.................Kir,pasak
	Bider ...........Tohum
KÖYÜMÜZÜN MEHMETLERİ
Yılışır gülmez Salih'in Memmet
Davuldan merkalı Fehmi'nin Memmet
İnadı zorlu Güccük Memmet
Kıdemli bekçi Haceli Memmet
Yarım Doktor Cündü Memmet
Burnu büyük bakkal Memmet
Yarım molla aşık Memmet
İşten yılmaz Dede Memmet
Köyün hamalı Cırık Memmet
Matrak laflı topal Memmet
Yarım berber Eminecik Memmet
Üveyik kelleli Alacık Memmet
Küfürü zorlu Çoban Memmet
Kenan'dan meraklı Şevket'in Memmet
Yanı pırtık Hacımulla Memmet
Hepsini rahmetle anıyoruz.
Ünlü Halk Ozanı Başlamışlı


Bayramdan bir kaç gün önce evlerde genel bir temizlik ve kömbe (Kömbe,ramazan bayramlarında yöremizde yapılan,içinde çeşitli baharatlar bulunan küncülü (Susamlı) ve tatlı bir çörek türüdür.Sitemiz galerisinde bulunan kömbe ise kıymalı olarak yapılan sacda pişirilen bir yemektir.Bayram öncesi Erzin,Dörtyol,İskenderun ve Osmaniye'ye gidilerek çocuklara ve ev halkına yeni giysiler alınır,bu giysilere bayramlık denirdi.Arife günü tüm köy halkı mezarlığa gider,mezarlar temizleniri ve murt (Mersin) çalısı dikilerek dualar edilir.Bayram günü,erkekler Bayram namazına giderler.Bayram namazından çıkanlar cami önünde sıraya girerek biribirleri ile bayramlaşırlar.Küçükler büyüklerin ellerinden öper,büyüklerin araya girmesi ile küskünler barışır.Bayram namazandan döndükten sonra evdekilen baba7nın elini öperler,Çocuklara harçlıklar verilir.Bir ay süren orucun ardından hazırlanan mükemmel bir kahvaltı yapılır.Köyümüzde,taze ve sıcak bazlama,çökelek,çay,yumurta,peynir,zeytin salatalık ve domates giibi mevsimine göre sofraya yicek servisi yapılırdı.Son yıllarda kimse bazlama yapmaz oldu,artık bakkladan veya fırından pide almaya başlandı.Eskiden yer sofralarında kahvaltı ve yemek yenirken,günümüzde masada ve herkese ayrı tabakta servis yapılmaya başlandı.Kahvaytı sonrası önce büyükler ve yakın komşularla bayramlaşmaya gidilir.Eve gelenlere mutlaka kömbe,şeker,çikolota ve meyve suyu kolonya ikram edilirdi..
KURBAN BAYRAMI
Kurban bayramı öncesi kurban kesecek erkek ve kadınlar Erzin,Dörtyol ve Osmaniye'de kurulan kurban pazarlarına gidilir.Yoğun pazarlaklar sonucu alınan kurlanlıklar eve getirilir.Bayram öncesi imice usulü komşularla birlikte yufka ekmekler açılır.Ev halkına bayramlıklar alınır.Ramazan bayamında olduğu gibi arefe günü mezarlık ziyarete yapılır.Elerde temizilik yapılır,ikramlıklar alınır.bıçaklar bilenir.Evde ve komşularda kurban kesemeyenlerin kurbanının bilen akraba ve komşular keserdi.Bayram namazından sonra kurbanlar kesilir,kesilen hayvanların derileri T.H.K urumuna veya bir hayır kurumuna verilrdi.Sabah kahvaltı yapılmadığı için kebap için mangal yakılır,salat yapılır,kepaplar şişe taklarak pişirilir ve bu yemkler öğle vaktine kadar devam eder.Kesilen kurbanın etlerinin bir kısmı kesemeyenlere dağatılır,bir kısmı eve eyrılır,diğer bir kısmıda ziyarete gelenlerle yenir.Bayramın birinci günü et kurban kesme ve kurban etinin hazarlanması ve daıtılması ile geçer.İkinci bayram günü ,bayram ziyaretleri yapılırdı.
BAŞLAMIŞTA KIZ İSTEME ADETLERİ
Başlamışta evlenmeler genellikle erkek çocuklar askerden geldikten sonra olurdu.Evlenecek olan gence kimin kızını istediği sorulurdu.Genç evlenmek istidiğini anne ve babasına söyleyemez,en yakın arkadaşına istediği kızı söylerdi.Arkadaşı da oğlanın anne ve babasına söylerdi.Eğer uygun görülürse kız istenmeye gidilirdi.Buna düğürcü denirdi.Düğürcü gidilen yer kimseye söylenmezdi,gizli tutulrdu,şayet gizli tutulmazsa oğlanı ve kızı istemeyenler kızı ve oğlanı kötüleyebilirlerdi.Oğlanın anası ve akrabaları üç dört kadın kız evine giderler.Kız evine varınca,kızı gözden geçirerek incelerler.Hoş beşten sonra kahve içilir.Oğlanın annesi "Allah'ın emri",peygamberin kavli ile sizden yakınlık umuyoruz.Ağadan at istemeye geldik.Verirsen biner gideriz,vermezse döner gideriz"diye açılır.Erkek tarafının bu istiğini bildirmesi üzerine kız tarafıda"bir düşünüpdaışalım,soralım"derler.Kız evi oğlanın ne iş yaptığını,nerede oturduğunu,evi olup olmadığını,çevredeki davranışları,içki,kumar gibi kötü alışkanlıkarı olup olmadığını araştırırlardı.Kızın da gönülünün olup olmadığı öğrenilir.Yakın akrabalara danışılır,onların görüşlari alanırdı.Kız zorla gönülsüz olarak kimseye verilmezdi.Evlenmelerde genellikle sülalelere önem verilirdi.Kzını hatırı sayılır aileden olmasına özen gösterilirdi.Hem kızın,hem de erkeğin seçiminde iyi,güzel,çalışkan,hünerli,becerikli olması aranırdı.Bir kaç gün sonra oğlanın annesi kız evinden cevap almaya gider.Kız verilecekse "erkek düğürcü gönderin."Verilmeyecekse "hiç düğürcü göndermeyin.Kısmetinizi başka yerde arayın."derlerdi.Vereceklerini anlayınca oğlanın babası,yakın akrabalardan ve çevreden hatırı sayılırkimselerden birkaç kişi kız evine giderlerdi.Kızı"Allah'ın emri,peygamberin kavli ile istenirdi.Kızı"Hayırlı olsun"diyerek verirlerdi.Kızın verilmesine söz kesimi denirdi.Oğlan evinden getirilen bir sandık lokumve bisküvi (Pisgevit ) dağıtılır ve yenirdi.Buna "Şirincelik" denirdi.Artık günümüzde lokum bisküvit pek yenmemekte,onun yerine baklava yenmektedir.Lokum veya tatlı yakın akrabalar ve komşulara da dağatılırdı.Böylece istenilen kızın verildiği çevreye duyurulmuş olurdu.Aradan bir kaç hafta geçince kız evinin isteğine göre oğlan evinden kız evine bir iki tepsi baklava ve bunun yanında da kıza bir bohçada giyecek ve çeyizlik bez,iplik,bilezik gibi öteberi gelirdi.Bunları oğlanın yakın akrabaları getirirdi.Gelen tatlıdan bir miktarı da oğlan evine gönderilirdi.Orada bulunanlar yerler ve kalanı da konu komşuya,yakın akrabara dağıtılırdı.Oğlan evinden öteberi getirilenler o gün öğle yemeğini kız evinde yerlerdi.Kız evinden gelen kadınlara kenarı boncuklu ve oyalı örtü,çocuklara önlük,mendil verirlerdi.
NİŞAN
Kızını sinisi geldikten sonra oğlan evinin zenginliğine göre bir ve ya ik ay sonra nışan yapılır.Nişan genillikle perşembe günü öğle namazından evvel olurdu.Nişandan bir gün önce yakın akrabalar,komşular ve tanıdıklar nişana davet edilir.Eskiden "okuntu"(ddavet etmek ) olarak kahve,mendil,şeker,havlu gibi hediyeler verilirdi.Şimdi okuntu yerine davetiye verilmektedir.Okuntuyu alan daha fazlası ile para veya hediye alarak nişana katkıda bulunurdu.Okuntuyu genillikle orta yaşlı ağazı laf yapan bir kadın dağtırdı.Nişan günü kız evinde taplanılalar ,kız kız süslenir ve şenlik yapılırdı.Oyunlar bitince oğlan evinin imkaanlarına göre kıza altın,zincir,küpe,beşli,tokalı ve saat gibi çeşitli ziynet eşyaları takılırdı.Kıza takılan bu süs eşyalarına" takı "denirdi.Kızın çok yakın akrabalarına oğlan evinden hediye olarak elbiselik,gömlek vs gibi öteberi getirilirdi.Nişanda kız ve oğlan evinden gönderilen hediyeler bir "tellal"tarafından yüksek sesle"oğlanın babasından bir çift bilezik".oğlanın "anasından bir beşli darısı oğluna kızına.."diyerek bağırırdı.Köyümüzde eskiden bu çağırma işini rahmetli Darıcı Ayşe yapardı.Nişanda ailenin büyüklerinden biri konuşma yaparak kız ve oğlanın yüksükleri takılırdı.Nişanda takılan ve felen öteberileri çağıran tellal a da kız evinden bir baş örtüsü verilirdi.Nişanda biriken paralar ortaklaşa evlenecek gençlere harcanırdı.Yarısı kız,yarısı oğlan tarafına verilirdi.Nişandan sonra oğlan evinden gelenlere kız evinde yemek verilirdi.Yemekten sonra herkes evlerine giderlerdi.Nişandan bir kaç gün sonra kız evinden oğlan evine bir bohçada oğlanın annesine,babasına ve kardeşlerine hediye giderdi.Düğün olana kadar da oğlan evi her bayramda kız evini ziyaret ederek hediyelik ve çeyizlik eşyalar götürürlerdi.Bilhassa kurban bayramında gelinliğe bir kurbanlık getirilirdi.Ounun için de bir an önce düğün yapılmak istenirdi.Eskiden nişanlı durmak 2-3 aydan,bir iki yıla kadar sürerdi.Kız ile oğlan nişanlılık devresinde biri birlerini görürlerdi.Ayrıca kız evi kadınların yardımı ile nişanlılar gizlice buluştururlardı.Alenen görüşmek kız babasının tarafından uygun görülmezdi.Çünkü nişan buzulursa,kız evlilik şansını kaybetmiş sayılırdı.Nişandan sonra hummalı bir şekilde düğün hazırlıkları başlardı.Aslında kız için hazırlık doğduğu zaman başlardı.Kız büyüdükçe namaz seccadesi,halı,kilim,örtü,oya,nakış gibi çeyizler hazırlanırdı.Günümüzde artık nişan yapılmaz oldu.
EVLENME (Düğün )
Nişandan sonra her iki tarfta düğün hazırlıklarına başlarlardı.Başlamış ve çevresinde nişan ve düğünler genillikle portakal ve ekin hasadından sonra yapılırdı.Günümüzde insanlar hesabını kitabına yaparak yılın her zamanında düğün yapmaktadırlar.Düğün tarihini oğlan ve kız evi birlikte kararlaştırılardı.Düğünden önce resmi nikah yalımazdı.Günümüzde,düğünden önce resmi nikah yapılmaktadır.Düğünler eskiden Çarşamba günü başlar,Perşembe günü sona ererdi.Günümüzde cumartesi ve paza günleri yapılmaktadır.Düğün olacağı hafta oğlan evine cuma günü davul gelir ve devamli çalınırdı.Eskiden Başlamıştaki düğünlerde,davulu aptal Hösüün (Hüseyin ) ve çocukları çalardı.Cumaertesi günü öğleyin oğlan evinin önündeki büyük bir ağaca bayrak asılırdı.Bayrağın tepesine de bir soğan dikilirdi.Gençler soğanı düşürmek için tüfek ve tabancalarla soğana ateş ederlerdi.Soğanı düşürene hediye olarak yeni işlemeli bir mendil veya havlu verirlerdi.Bayrak merasiminden sonra misafirlere yemek verilirdi.Buna bayrak yemeği denirdi.Düğünlerde cumartesi günü gece kız evinde kına yapılırdı.Bunada "kına gecesi" denirdi.Cumartesi günü öğleden sonra oğlan evinden kız evine deplek (Darbuka) çalarak gündüz kınasına giderlerdi.Giderlerken kız evine,bir tepside kıza giyecek öteberigötürürlerdi.Kız evinde oyunlar oynanır,şenlikler yapılırdı.Akşam yine kız evine gece kınasına gidilir,yine oyunlar oynanır,şenlikler yapılırdı.Sonra oğlan evinden gelen çerezler dağıtılır yerilirkızın eline kına vurulurdu.Kına vurulurken şu ağıtlar yakılırdı:
		Kınayı etir ana
		Parmağın batır ana
		Bu gece misafirem
		Koynunda yatır ana
		                                   Sıra sıra söğütler
		                                   Kızlar biribirini öğütler
		                                   İzin verin yiğitler
		                                   Kına yakmaya geldik
		Sıra sıra andızlar
		Çift geziyor yıldızlar
		Biz kınayı yakıcık
		İzin verin ey kızlar.
Cumartesi günü olan evinde erkekler toplanır,eğlenceler başlardı.Bu eğlenceler kimi zaman içkili olurdu.Olan evinde misafirlere yemek verilirdi.Davulla beraber oynanır,halaylar çekilirdi.Genellikle yönemizde,halebi,kaba,üç ayak,ağır halay,dağlı,kartal oyunu Kırıkan üş ayağı veya milli oyunlar oynanırdı. Eskiden,köyümüzdeki düğünlerde en iyi halayı İlyas YÜCEL (Ötlek İlyas),Ökkeş KOCAOĞLU (Kocaoğlan),Hsan ÖZGÜVEN (Hasan Paşa )Ökkeş COŞKUN (Çot Ökkeş ),İrfan ÖZTÜRK (Oklu),Mehmet CENGİZ (Danaboruk ) çekerlerid.Hasan paşa çok güzel lorke oynardı.Eğlenceler sabaha kadar sürerdi.Pazar günü öğleyin oğlan evinde düğün yemeği verilirdi,Mevlüt okunurdu.Hediyeler düğün evine,para ise damat ve babasına verilirdi.Damat bir berber tarafından traş edilir.Buna damat traşı denirdi.Öğleden sonra gelin almak üzere kız evine taksi (otomobil),kamyon,minibüs ve otobüslerle gidilirdi.Düğün alayında oynayan,halay çeken gençlere,davul ve zurnacıya mediller dağatılırdı.Gelin taksisine ipekten yazma bağlanır,düğün alayında bulunan diğer araçlara renkli eşarplara bağlanırdı.Kız evinde oğlan evinden gelen gençler halay çeker ve çeşitli türküler söylerlerdi.Bu türkülerden bezıları;
		Dama vurdum bir depik
		Damın duvarı kepik
		Gız ben seni alarım
		Korkarım eller öpük.
Gelinin çeyizleri araçların üstüne yüklenirdi.Gelin evden çıkmadan erkek kardeşi kırmızı kurdelayı salavat getireter iki kere çözere üçüncüde bağlardı.Gelinin erkek kardeşi yoksa,amcası,dayısı amca çocukları gelinin kuşağını bağlardı.Gelinin babası veya kardeşi kızı gelin arabasına bindirirdi.Gelin arabasına damat,damadın babası,kız kardeşi ve gelinin kız kardeşi binerdi.Gelin arabaya alkışlarla bindirilir,gelin arabası uzak yollardan gezdirilerek oğlan evine götürülürdü.Birfotoğrafçıya gidelerek topluca fotoğraf çektirilirdi.Gelin oğlan evine gelince kaynanası tarafından taksinin üzerine bir tabak dolusu buğday,şeker,bozuk para serpilirdi.Bunun anlamı;gelinin geldiğisenenin berekteli mahsul vermesi isteği içindir.Daha sonra sağdıç veya bir tellal tarafından geline ve damada para yardımı ve mal bağaşında bululurdu."Kaynanadan geline bir inek,kayınbabadan iki dönüm tarla,bahçe gibi".Gelini arabadan güveyi (Damat ) indirir.Gelin arabadan indirilirken gelin yada damat biribirlerinin ayağına basmak isterler.Hangisi daha önce basarsa evde onun sözünün geçeceğine inanılırdı.Gelin taksiden indiğinde elindeki kolonya şişesini etrefındakilerin üzerine serper,daha sonra şişe sert bir yere vurularak kırılırdı.Bu da gelinin kazasız,belasız eve geldiği içindir.Gelin arabadan indirildiğinde oğlanın babası,annesi ve diğer yakınları tarafından çeşitli para ve mal baışğnda bulunurlardı.Gelin odaya alınırken,kaynana kapı önünde durrak gelini damadın kollarının arasından geçmesini sağlamaktır.Bunun anlamı da;gelinin o aileye yakın olması ve iyi geçinmesini istemektir.Ayrıca geline bir avuç hamur verilerek kapıya yapıştırırırdı.Bunun anlamı,gelinin eve hamur gibi yapışması,bağlı olması içindir.Gelinin bulunduğu içeriye misafirler gelerek hayırlı olsun dileklerini ileterek dağılırlardı.Gelin eve geldiği zaman fakir bir ailenin çocuğuna gelin tarafından işlenmişsüslü bir yastık verilirdi.Çocuk o yastıkla damada,sağdıca ve akrabalırının sırtlarına,kollarına vurarak,bahşiş toplardı.O akşam geline çocuğunun çok olması için yumurta kavurması yedirilirdi.Akşam namazından sonra imam gelir dini nikah kıyılırdı.Nikahtan sonra gelin ile damat iki rekat namaz kılarlardı.Evlendikten bir kaç ay sonra resmi nikah (Beldiye nikahı ) yapılırdı.Şimdilerde düğün yapılmadan önce resmi nikah yapılmaktdır.Pazrtesi günü güveyi erkenden kalkarak kimseye söylemeden şehre giderdi.Akşam eve gelirken"yastık çerezi" diye adlandırılanyiecek çerez getiriridi.Pazertisi günü gelinin başı bağlanır,gelinin çeyizleri serilir eğlenceler yapılırdı.Gelen misafirler gelinin çeyizine bakarlardı.Bazı yerlerde Mevlüt okunur,gelen misafirler geline para ve hediyeler verirlerdi.Düğünden bir hafta sonra gelin ile kocası baba evine el öpmeye giderlerdi.O gün damada genellikle kızartılmış tavuk eti yedirilirdi.Daha sonra yakın akrabalar gelin ve damadı yemeğe davet ederlerdi.Aradan bin kaç ay geçtikten sonragelin kaynana geçimsizliği başlar.Bu yüzden bir senelik evliler anne ve babalarından ayrılığna sık sık rastlanır oldu.Günümüzde yeni evlenler hiç anne babasıyla hiç oturmadan ayrı ev açmaktadırlar.
* Köyümüzden,Sadi ÖZMEN,Emin ÖKTEM,Mediha İREN,Semiha ATİLA,Hatice ÇOT,Hanife ALPASLAN,Sultan YÜCEL,Fatma GEÇER ve hemşehrimiz Ayşegül DAYI'nın fakülte birirme tezinden yararlanılmıştır.Katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
KÖYÜMÜZDEN İLGİNÇ OLAYLAR
* 1965-69 yılları arasında köymüze birleşmiş milletlere görevlisi karı koca iki amerikalı geldi.Erkeğin ismi Can,kadını ise Maykıl dı.Köyümüz insanları kadına Maykılı derdi.Şu an yıkılmış olan Keskin'in kızının evini kiralayarak tamir edip oturdular. Köye bir kütpane açtılar.Kütüpane şu anki eski cami karşısında bulunan bakkalın yeride idi.ne gaye ile geldiklerini bizler bilemiyoruz.Deterjan kokusunu onların evine gitiğimizde duyardık.İlk wc matiği biz orada gördük metaldendi ve büyüktü,dışardaki tuvaletlerine yapmışlardı.
* Erzine okula giden çocukların, Demir-Çelik fabrika servisi ile okula gitmeleri,
* Erzin'e liseye giden öğrencilerin duraktaaraç beklerken kışın üşümemek için ateş yakmaları,
* Ramazan bayramlarında bütün köylünün çörek (Kömbe ) yapması,
* Ramazan ve Kurban bayramı arafelerinde köy halkının mezarlık ziyaretlerinde bütün mezarlara Murt (Yaban mersini ) çalıları dikmeleri.-,
* Köyümüz,İçme ve Ilacalarına (Kaplıcalara) girişte gelen ziyaretçilereden toprakbaztı parası alınması.
KÖYÜMÜZDEN ÖNEMLİ OLAYLAR
* 1965 yılında köyümüze demircilik ve Marangozluk kursları açıldı,bu kurslar 4-5 yıl devam etti.O zamanın gençleri bu kurslara katılarak meslek edindiler.Her kursun ayrı hocaları vardı.Köyümüzden bu kursa katılıp mesleğini devam ettirens (Köse Gazi )Gazi ARSLANKURT kaldı
* 1973 yılında köyümüze elektirik bağlandı.Elektirik verilişi sırasında o zamanın yetkilisi köyden bir çocuğun eline gaz lambası verdi,elektirik idaresi görevlisi şalteri indirerek elektirik verilince çocuk gaz lambasını yere çarparak kırdı
* 1974 yılında kıbrıs barış harekatı başladı.Harekat boyunca köyümüzde karartma uygulandı. (Karartma;savaş sırasında, düşman uçaklarının hedeflerini bulmalarını güçleştirmek, saldırılarından korunmak için, geceleri ışıkları örtme ya da söndürme biçiminde uygulanan önlemdir.)
* 1975 yılında köyümüzün yolları asfaltla
* 1976 yılında köyümüze kar yağdı.Portakal ağaçları zarar görmesin diye tüm köylü ağçlar üzerindeki karları temizledi.
* 1981 yılında köye PTT santralı kurdu.Santral rahmetli terzi Mehmet'in dükkanına kuruldu.Terzi Mehmet satral memurluğu yapardı.
		* 1985 yılında kuraklık oldu,Ahmet BİÇER öncülüğünde"Modu modu "yapıldı.Modu modu eski bir gelenektir.
		"Modu modu çağırmak"bazı yörelerde de görülen yağmur duası uygulaması eskiden yaygındı.Nisan-Mayıs ayları kurak giderse yaşlılar bu törene öncülek eder.Gençler ve çocuklar gündüzden bir korkuluk hazırlar,eski giysilerle donatır,karanlık basınca tören başlardı.Korkuluk,bir sırığın ucuna bağlanır.Evlerden torbalarla yiycekler toplanır.Herkesin bir araya gelmesi ile korkuluğu havaya kaldırırlar.Her evin kapısında,
"Modu! modu!
		
		Anan kimden doğdu
		Bir kaşık sudan doğdu
		Ver Allah'ım ver
		Kırk gün yağmur 
		Elli gün çamur"
diye bağarırlar.Baırışı duyup,evden çıkanlar korkuluğa su döker,yağ,bulğur,un gibi yiyeceklerverir.Ertesi gün tarlalığa gidilerek toplananlar pişirilir.Pişirilen yemekler taş üzerine dökülerek elle yenir.Sonra gençlerden en deneyimlisi bir taş alarak,arkasına bakmadan köye doğru yürür,öbürleri onu takip eder.Tarladan alınan taş bir kuyu yada akarsuya atıldıktan sonra evlere dönülürdü.
* 1987 yılında köyümüze orta okul açıldı.
* 1987 yılında köyümüze kar yağdı.
* 1988-89 yıllırında köyün gençleri voleybola merak sarınca,köye üç tane voleybol sahası yapıldı.
* 1988 yılında köyümüzden bazıları Hasan çayı kenarına yazlık ev temelleri attı,ama hiç kimsede ev yapmadı.
* 1993 yılında köyümüzdeki orta okul açılışana vali geleceği için tüm duvarlar beyaza boyandı.
* 2005 yılında Türk telekom köyün telefon şebekesini yer altına aldı.
* 2006 yılında köyümüz mahallelerinin yolları parke taşı kaplandı.
* 2009 Mayıs ayında boş bulunan köy meydanına çocuk parkı yapıldı.Sığırın önüne kondüsyon aletleri yapıldı.
AĞIT
		
		Ahmet'in giydiği heril              Gapımızın önü incir
		Benyanarım harıl harıl            İncire vururlar zencir
		Öldürmüşler yiğidimi               Usul endirin Hacı'mı
		Ben yanarım harıl harıl            Belki biyeri incer                                      
Yol üstünde goca çınar Kele garı kele garı
		Donu gişmiş emir gibi               Duydunmu bize olanı                                             
		Nişanlımla ben yanarım            Bıldır verdiğin bedda                      
		Oda yansın benim gibi              Geldi dolanı dolanı                        
		Gapısında açmış çiçek              Yiğidi ölmeyen yerinmesin                                    
		Kak yiğit yayliye göçek               Yiğidi ölmeyen gelmesin                        
		Bende seni everirim                    Zor olur evlad acısı                             
		Çatal davıl çatal köçek                Döğünür çifte bacısı                        
		Nedim ben elin gızın                   Gapısında goca çardak                         
		Sokunamam gülü nergizi             Yayılır gazınan ördek                    
		Angara'dan istemişlen                  Nişanlımda hasta deyi                           
		Seninen ikimizi                             Yiğidimde salmış bardak                                
		Yücede olur suyun gözü               Gül ağacım budanmış                                           
		Zembelekten acı sözü                   Gülü gonca açsın diye                        
		Öldüğüne yanmam amma             Öldürmüşler yiğidimi                         
		Yetim galır oğlu gızı                       Ocağı batsın deyi                       
		İstanbul'dan gelen ferman               Engin depe yüce depe                         
		Dizlerimde yoktur derman               Bende geldim gopa gopa                          
		Eğer herifim sağ gelseydi                Yiğit oğlum çok ağlıyor                         
		Keseceğim çifte kurban                   Göz yaşını döke döke
		Ahmed'in giydiği atlaz                      Mendilinde beş on erik
		Atlaza iğne batmaz                          Nerden yedin furşun erik
		Babam evi gabul etmez                   Çommanların oraya varık
		Yekin goçyiğidim yekin                     Hacı'da yiğidimi vuruk
		 
		Oğlum getti yadellere                        Emeklerim emekelerim
		Beni verdi azgın sele                         Dizim dizim ineklerim
		Dünya umurunda değil                       Nolur eller sağaydı
		Gıyamatlar gopsa bile                        Gara gözlü ineklerim
		Ben yanarım harıl harıl
		Nolur çiftliğe varışın                            Enginli üceli dağlar
		Ben ağlayıp sen gülüşün                    Garı erir suyu çalar
		Hacı sana ardağlama                          Senen analığın batsın
		Ben yanarım harıl harıl                        Ana olan böylemi ağlar
		Güccük çaylı böyük çaylı                     Boy gibi gapıt dakılı
		Ali oğlumun başı bağlı                         Üstüne atgı atılı
		Anasıda gelin diye                               Nasıl ılmış Mevlam buna
		Zilifleri tel tel bağlı                                Sanki bağa dölü yapılı
		Ne deyim de ne söyleyim                      Gapımız gara beli
		Ölü benden olmayasın                           Döğüldü buyda dalı
		Arap eli tükenirmi                                   Üç gardaşım yesir getti
		Beşen beşer ölmeyeynen                       İki İrbehem biri Ali
		 
		                          Oğlu vurulan bir ananın ağaıdı
		 
MANİ
		Ali'min öküzleri kara kara gözleri
		Alim bana bakmıyor öküzleri satmıyor
		Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa
		                 Patlıcanı haşladım
		                  Doğramaya başladım
		                  Sen aklıma düşünce
		                  Ağlamaya başladım
		Yılana bak yılana
		Gelir dolana dolana
		Ben kendimi kaybettim
		Bin altın bulana
		                       Karabiber şak şak
		                        Küstüysen barışak
		                        Aramızda dağlar var
		                        Mektupla konuşak
		Mendilim ipek
		Ortası benek
		Benim sevdiğim
		Nur yüzlü melek
Derleyen Olcay ÇOT
BAŞLAMIŞ
		Başlamış Akdeniz Çukurova                     Sevgi dolu yüreğiyle
		Hatay ili Erzin de gavurdağı eteği             Kalbimizde her zaman
		Başlamış benim elim                                 İbrahim Ünal babamız
		Yetişemese de benim elim                        Nice bir çok akraba
		Orman içi bahçeler                                    Mezarlarda yatarlar
		Çeşit çeşit meyveler                                  Derin huzur içinde
		Güzellikler sevgiler                                    Çok isterdim yaşamalıydım bende
		İncir zeytin portakal                                   Sonsuz huzur içinde
		Mis kokulu böğürtlen                                  O güzelim köyümde                            
		Yok edilmemiş hala                                    Verin artık ne olur
		Tiryakilik yaratan                                         Bana bu hasretimi
		Doğal mis kokuları
		İnsanlar baş eğmedi
		Çağdaş makenizmaya
		Yaşadılar hep doğal güzellikler içinde
		Doğanın ortasında çok güzel Ilıcası
		Acı suyu içmesi
		Olur dertlere çare
		Zor gelsede içmesi
		Dayım teyzem ve ablam
		
		 
		Tayfur IŞIKOĞLU
		27.EKİM.2009 İskenderun
KARAR VERDİM
		Karar verdim cesur olmaya kendimi sorgulamaya
		Dünüst olmaya doğru cevaplar vermeye
		Karar verdim kendime yaslanmaya sonuna kadar
		Ayakta durmaya dimdik ve kararlı
		Karar verdim hatalarımı görmeye suçlarımı kabullenmeye
		Ve kendimi kabullenmeye
		Karar verdim hedefime doğru gitmeye
		Engelleri aşmaya kendime güvenmeye
		Karar verdim kendi kararlarımı almaya
		Kararlarımda kararlı olmaya
		Kararlarımla kaderimi belerlemeye
		Karar verdim ben sonuna kadar
		Kararla yoluma devam etmeye
		Tereddüt etmeden pişman olmadan
		Söylenenlere aldırmadanyürümeye,sonuna kadar
		Peki ya sen ?
HAYAL
		Bir hayalim varkimsenin bilmediği,bilmesini istemediğim
		Belkide zamanı değil diye söyleyemediğim
		Bir hayalim car btün hayalleri aştıran,
		Aşıldıkça yaklaştıran,yaklaştıkça heycanlandıran
		Bir hayalim var herkesinkinden farklı,
		Farklı olduğu kadar zorlu,gerçekleşince mutlu sonlu
		Bir hayalim var kuş olup uçmak gibi diyardan diyara
		Sonra gitmek,hiç gelmemiş gibi buralara
		Bir hayalim var herkesin olduğu gibi,her zaman olduğu gibi
		Ve hep olacağı gibi
		Bir hayalim var bütün bütün hayallerimin gerçek olması gibi...
DOĞALA ÖZLEM
		Sakin bir sokakatasın yavaş adımlarla yürüyorsun
		Tek duyduğun nefesin birde ayak sesin
		Güneş cılız ışıklarıyle hissetiriyor ılıklığını
		Hafif bir rüzgar esintisi okşuyor yanaklarını
		Tebessüm oluyor bu zarafete teşekkürün
		Gözlerin parlıyor mutlusun bir bakışta anlaşılıyor
		Hızla yürüyorsun biraz yalpalıyarak
		Biraz sallanarak hemde yolun ortasından
		Yeni açmış çiçek kokularını nefesini tutacakmış gibi
		Derin derin içine çekiyorsun her çektiğin nefeste
		Daha hoş kokular geliyor bütün benliğinle hissediyorsun
		Düşüncelerine ara veriyorsun anlatılmaz yaşanır sende biliyorsun
		Ömründe görmediğin kadar yeşil görüyorsun
		Gözlerine inancını yitiriyorsun açık koyu her tonda
		Bakmak daha hırslandırıyor gözlerini bir an duruyorsun kıpırdamaksızın
		Film şeridi hayatında ilk kez durmayı yeğliyorsun
		Bir yeşil takılıyor gözane yüreğin cıs ediyor
		Bu yeşil diyorsun son vedaların kalkışında
		Ne bir elin ne bir mendilin sallandığı geminin rengi diyorsun
		Bir ses düşüncelerini bölüyor bir araç hızla geçerken
		 
Hicret KALLİ
ESKİ BAHAR
		Eski bahar ettik baharın narına ahu zar
		Değdi BAŞLAMIŞ'ın havasına nazar
		Efkarlı bulutlar ufuktan sırıttılar
		Baharın havasına kışa yazdılar
		Bir adım ötesi efsunlu bir sis
		Karabasan gibi çöktü geceye teklifsiz davetsiz
		Baharın müjdecisi kuşlar felaket tellalı oldular elçiye zeval olmaz
		Lakin onalarada kelimeler sitemkar nota nota
		Toprakla buluştu yağmurlar her damlada
		Besteyi tamaladılar en tenhalarında bile
		Başlamış'ın mıntıka temizliğini yaptılar
		Küflü yüreklere bahar ne yazar
		Biraz yağmur,rutubet romatizmalı dizler sızlar
		Nankör dillerde şükürden çok şikayet kelimeleri var
		Ufuklar pencereler kadar dar
		İnkar etmiyorum geçmişe özlemem var
		Merak ediyorum ne oldu böyle MEVSİMYLER DEĞİŞİCEK KADAR
	Adı Başlamış köyümüzün
	Maşallah de, değmez gözün
	Tükendiği yerdir sözün
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Bize derler gâvur dağlı
	Köyümüz Erzin’e bağlı
	En iyi olur portakalı
	Dinle bizden duy bizden
	
	Yarım yayladır köyümüz
	Âdemden gelir soyumuz
	Buz gibi olur suyumuz
	Dinle bizden duy bizden
	
	Saman ölçüsüdür çeten
	Kışlık bir kumaştır pazen
	Guşene de küçük kazan
	Dinle bizden duy bizden
	
	Büyükçe taş, Alamalık
	Zırbıt, kalkmaz ağırlık
	Yaz sebzesidir Avarlık
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Bezin adı bizde çapıt
	Pardesüye denir gapıt
	İmamın kayığı tabıt
	Dinle bizden duy bizden
	
	Kuzunun küçüğü emlik
	Kötülüğe denir kemlik
	Söz tatlısı şirincelik
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Anızın adıdır firez
	İzmarite denir körez
	Fındık fıstık ise çerez
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Bibi demek Hala Demek
	Sahan da yenilir yemek
	Karpuza pencere temek
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Dönümün dörtte biri evlek
	Malamatsa rezil demek
	Ha yıkılmak, ha kepmek
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Fol ne demektir sizde?
	Topacın diğer adı bizde
	Bizim köyü şöyle gezde
	Dinle bizden duy bizden
	
	Eş, goca yani gişi
	Bu gerçekten hakkın işi
	Yuvayı yapan kuş dişi
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Bıçağın sapsızı namtı
	Yemek çeşididir mantı
	Sıcak içerler gantı
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Gever, arkta su sapağı
	Kundak sömelek bağı
	Elbiz de örümcek ağı
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Kapının önüdür eşik
	Bebenin yattığı beşik
	Yardımlaşma ise keşik
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Gatiremiz camdan bir kap
	Gem ile dövülürdü sap
	Düzgün değil ise, çap
	Dinle bizden duy bizden
	
	Hoyuk, korkuluk demek
	Çaydanlıkta olur sömek
	Yıkanmak ise çimmek
	Dinle bizden duy bizden
	
	Kadına hitabdır kele
	Yazıya gidilir kile
	Fistan oldu şimdi jile
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Yadigâr eşittir teberik
	Sılayı rahim ederik
	Biz insanı çok severik
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Seklem doluya yakın
	Seklem akıllıdan sakın
	Kula yakışanı takın
	Dinle bizden, duy bizden
	
	İster tohum ister bider
	Ne dersen de ne farkeder
	Herkes ektiğini biçer
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Yeni büyüyen, toraşan
	Tırıkda olur gargaşan
	Yulafa da denir şıfan
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Başaksız ekin, gasıl
	Tarif etsem sana nasıl
	Mal yemidir velhasıl
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Üllüz kötü, zayıf demek
	Ne yaparsan boşa emek
	 Derisinden olur deplek 
	Dinle bizden, duy bizden           
	 
	İç giyimin adı köynek
	Aklı kısa olur oynak
	Yalnız adam ise boydak
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Damdıra bir telli sazdır
	Ne söylesek ona azdır
	Sifir ise çok az yağdır
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Tesdi’nin adı da cere
	Apaçık demek eşgere
	Bir çeşit taşıt keşgere
	Dinle bizden duy bizden
	
	Salkım küçük ise, çıtıf
	Cilis, tamamene atıf
	Gıdilik küçük ve zayıf
	Dinle bizden duy bizden
	
	 Darbız rutubetli demek
	Dayağa da denir kötek
	Çalı çırpı ise çilpek
	Dinle bizden duy bizden
	
	Kumun bir irisi çavşak
	Bit yavrusudur yavşak
	Fasulye sırığı çaltak
	Dinle bizden duy bizden
	
	Bil bakalım nedir bıldır
	İşte o bir önceki yıldır
	Uzağa at demekse fıldır
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Kısa ya da yarım güdük
	Çarkıt ise eski, dökük
	Görgüsüz demektir hödük
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Banyo demek gusülhane
	Uydurma sebep bahane
	Bağır ise göğüs, sine
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Horanta ve hane halkı
	Yok, biri birinden farkı
	Yatak ise pılı, pırtı
	Dinle bizden duy, bizden
	
	Bocit naylondan ıbrık
	İnce uzun demek sırık
	Yünü ip ederdi çıkrık
	Dinle bizden, duy bizden,
	
	Sebze fidesi maşdala
	Az kullanılmışsa çala
	İnanmayız asla fala
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Şelek sırta alınan yük
	Tavuk civcivide cücük
	Cümle haşeredir böcük
	Dinle bizden, duy bizden
	
	Bakkala denirdi düven
	Yalnızca Allah’a güven
	Bir bitki adıdır keven
	Dinle bizden duy, bizden
	
	Küçük taşın adı helik
	Bir kap akıyorsa delik
	Temellidir cibelik
	Dinle bizden, duy bizden
	
	İncir pestilidir belben
	Geldik nereye nereden
	Şimdilik bukadar benden
	Dinle bizden, duy bizden
Hamdi GEÇER -2020
	İNCİTME GÖNÜL
	
	"Çiçeklerimle hoş geçin,
	Balı incitme gönül.
	Bir küçük meyve için
	Dalı incitme gönül.
	
	Konuşmak bize mahsus,
	Olsa da bir güzel süs,
	'Ya hayır de,ya sus,
	"Dili incitme gönül.
	
	Sevmekten geri kalma,
	Yapan ol,yıkan olma,
	Sevenlere diken olma,
	Gülü incitme gönül.
	
	Başın olsad da yüksek,
	Gözün enginde gerek,
	Kibirle yürüyerek
	Yolu incitme gönül.
	
	Mevla verince azma,
	Geri alınca kızma,
	Tüten ocağı bozma,
	Külü incitme gönül.
	
	Dokunur gayretine,
	Karışma hikmetine,
	Sahibi hürmetine,
	Kulu incitme gönül.
	
	Osmaniyeli Hemşehrimiz şair
	Bestami YAZGAN
	 
.
	
1976 yılında köyümüze kar yağmıştı.İlk defa kar görünce,okul arkadaşlarımız birlikte şimdiki çocuk parkının olduğu yerde resim çektirdik.Fotoğrafı rahmetli Erdal ARSLANKURT çekmişti.Soldan sağa;Ö.Remzi İREN,Mehmet ALPASLAN,Yusuf ÇOT,Sinan COŞKUN ve Hamdi GEÇER
	
1971 yılı ilk okul beşinci sınıfta ilk okul bahçesi.Öğretmenimiz,Aysel Boso ÖZMEN ayaktakiler soldan sağa,Ökkeş YÜCEL,Sinan COŞKUN,Ö.Remzi İREN,Mehme CAN Oturanlar:Hamde GEÇER ve Yusf ÇOT
.