Rabbimizin, Yüce kitabımız Kuran da“Muhakkak ki o, O'nu bir başka inişte daha gördü. Sidretü’l Müntehâ’nın yanında. O'nun yanında da Me’va cenneti. O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı. Göz şaşmadı ve aşmadı. Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.”(Necm suresi: 13-18) “Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.”İsra suresi 1.Ayet”Diye haber verdiği ve kelime anlamı itibari ile yükseğe çıkmak anlamına gelen Miraç olayı Peygamber efendimizin yaşadığı en büyük bir mucizelerdendir. Hicretten yaklaşık bir yıl önce Recep ayının 27.Gecesi vuku bulan mucize aynı zamanda inananlarla, inanmayanlar arasında bir turnusol kâğıdı görevini de görmesi açısından son derece önemlidir. Zira bu olayı duyan müşriklerin akıl ve havsalaları durmuş, böyle bir şeyin asla alamayacağına kendileri inanmadıkları gibi, inanmadıkları bu olay için kendilerini tasdik edici yandaşlar arama derdine düşmüşlerdi. Toplanıp, doğruca Peygamber efendimizin en yakın dostlarından olan Ebubekir(RA)e koştular. Eğer onun ağzından bu olayla ilgili tereddütlü şeyler alabilirlerse, inananların Miraç mucizesine olan inançlarını sarsmış olacaklardı. Ebubekir’in kapısını çaldılar ve “Muhammed(SAV)şimdide göğe yükseldiğini, orada birçok Peygamberle, hatta Allah(CC)ile görüştüğünü söylüyor. Sencede biraz ileri gitmiş olmuyor mu? Sen ne dersin bu işe ya Ebubekir”dediler. Ne yazık ki Ebubekir’den almayı umdukları cevabın aksine, onun vermiş olduğu cevap karşısında hevesleri kursaklarında kalmıştı. “O diyorsa doğrudur” Bu gerçekten onları adeta şok eden ibretlikti bir cevaptı. Ve bu cevap ona “Sıddık” yani hakikati onaylayan kişi, hiç yalan söylemeyen anlamlarında gelen lakabı kazandırmıştı. Aslında Müminin özelliklerinden biriydi Gaibe iman(Bakara suresi)Müslüman Erkek ve Kadına düşen Allah’a tam bir teslimiyettir. Allah bir konu üzerine hüküm vermiş ve bu hükmü ayetlerle desteklemişse, artık Müslüman’a düşen görev, şeksiz, şüphesiz ve kesin olarak ona iman etmektir. Müslümanın, Allah ve Resulünün vermiş olduğu kararlar karşısında asla ve kat’a “acaba” demek ve fikir yürütmek gibi bir yetkisi yoktur. Gerçek iman, ona gerçek teslimiyeti gerektirir. Bu miraç olayında da aynen böyledir. Belki bizim aklımız bunu almayabilir. Bu olay bizler için gaip olabilir. Bize düşen buna kesin bir imanla inanmaktır. Aksi insanı şirke götürür ki, rabbimiz tüm Müslümanları gizli ve açık şirkten muhafaza eylesin. Bu vesile ile tüm kardeşlerimizin Miraç kandillerini tebrik ediyor, Bu mübarek gecede, sevgililer sevgilisine doğru bir gece yürüyüşünü başlatmalarını ve bu yürüyüşte vuslata ermelerini Rabbimden niyaz ediyorum.
HAMDİ GEÇER
2013-06-05 12:40:04