5-Aşk ya da sevme konusunda Allah’ın Kullarına Müdahalesi var mıdır?
Kalplerle oynayan onu evirip çeviren, elbette rabbimizdir. Bizim bir şeyi dileyip istememiz Allah’ın elindedir. Rabbimiz bunu Yüce kitabımızın İnsan suresi otuzuncu ayetinde şöyle dile getirmiştir. “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Evet, durum bundan ibarettir. Birini sevmemiz ve ondan hoşlanmamız, tamamen Allah’ın(cc)bizim kalbimize hükmetmesiyle olur. Eğer bir insan karşı cinsten birine “Ben seni seviyorum. Sen benim için başkasın” diyorsa biz bunu söyletenin de Allah olduğunu biliriz. Aslında Rabbimiz herkesi birileri için yaratmıştır. Veya bunu şöyle söyleyelim. Herkes birileri için başkadır. Yani benim için başka olan, bir başkası için başka değildir. Onun için karşısındakine sen benim için başkasın diyen kişinin aslında özünde yaptığı, “herkes birileri için başkadır” savının tasdikidir. Bu manada, beğenme ve güzellik, zannettiğimiz gibi göreceli olmayıp, bu tamamen karşımızdakini Allahın(cc) bize sevdirmesiyle ilgilidir. Burada aklınız şöyle bir soru gelmesi normaldir. Talimatla sevgi olur mu? Hani “Cinim sevmiyor” derler ya cinimizin sevmediği birini talimatla sevebilir miyiz? Haklısınız da. Eğer bize birini sevmemiz için talimatı veren insansa bu elbette olmaz. Hatta imkânsızdır. Çünkü sevgi gönül işidir. Talimatla sevgi olmaz. Bu olsa, olsa seviyor gibi görünmek olur. Bu da karşınızdakini aldatmak ve hissiyatıyla oynamaktır, yani aldatmaktır. Bu ise, zulüm ve günahtır. Ama talimatı veren kalpleri evirip çeviren Allah’sa(cc) işte o zaman iş değişir. Allahın sevdirdiği ise, bizim için en güzel olandır. Mesela birinin beğendiğini bir başkası beğenmeyebilir. Hatta bir kadının yanında gördüğünüz erkeği, ya da bir erkeğin yanında gördüğünüz kadını eşine yakıştıramayabilirsiniz. O sizin düşüncenizdir. Bu düşünce yanlış ve boş bir düşüncedir. Çünkü onları birbirlerine yakıştıran Allah’tır(cc)Yani sevdiğini, sevene güzel gösteren yaratandır. Bunu anlayabilmek için keşke sevilene sevenin gözleriyle bakabilseydik. O zaman her şeyi daha kolay anlardık belki de. Bunu anlamanıza yardımcı olmak için size şöyle ibretlik bir hikâye anlatayım.
Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden büyük bir şefkat görmüş ve ondan duyduğu sözlerle, pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı. Ona göre, nur yüzlü ve badem gözlüydü, bir tanecik yavrusuydu her zaman. Ama ilkokula başlayınca işler değişti. Arkadaşları, onun hiç de güzel olmadığını, hatta çirkin bile sayıldığını söylemekteydi. Küçük kız, ilk önceleri onlara inanmadı. Çünkü herkes birbirini kıskanıyordu. Ama bir kaç yıl içinde gerçeklerle yüzleşti. Annesinin bir pamuğa benzettiği yüzü, çiçek bozuğu bir cilde sahipti. "badem" dediği gözleri ise şaşıydı. Vücudu da bir serviyi andırmıyordu. Demek ki annesi onu aldatmış ve yıllar yılı çekinmeden yalan söylemişti. Genç kızın anne sevgisi, kısa bir süre sonra nefrete dönüştü. Evlenme çağına gelmiş olmasına rağmen yüzüne bakan yoktu. Üstelik de gözleri, bütün tedavilere rağmen düzelmiyordu. Genç kız, doktorların gizlice yaptığı konuşmalardan kör olacağını anladığında çılgına döndü ve kendisini hâlâ çocukluk yıllarındaki ifadelerle seven annesinin bu yalanlarına dayanamayıp, evi terk etmeye karar verdi. Fakat annesi, uzak bir yerde iş bulduğunu söyleyerek ondan önce davrandı. Ve kazandığı paraları bir akrabasına gönderip, kızına bakmasını rica etti. Genç kız bir süre sonra görmez oldu. Karanlık dünyasıyla baş başaydı. Bu arada annesini hiç merak etmiyordu. Yalancıydı annesi, ölse bile bir kayıp sayılmazdı. Bir gün doktorlar, uygun bir çift göz bulduklarını söyleyerek kızı ameliyat ettiler. Ancak o, gözünü açtığında yine aynı yüzü görmekten korkuyordu. Fakat kör olmak zordu. En azından kimseye yük olmazdı. Genç kız, ameliyat sonunda aynaya baktığında, müthiş bir çığlık attı. Karşısında bir dünya güzeli vardı. Gerçekten de harika bir kızdı gördüğü. Yüzündeki bozukluklar tamamen kaybolmuştu. Çok kemerli olan burnu düzelmiş, kepçe kulakları normale dönmüş ve yaban otlarını andıran saçları, dalga, dalga olmuştu. Genç kız, yanındaki yaşlı doktora sevinçle sarılarak:
- Sanki yeniden dünyaya geldim!. Dedi. Yüzümde hiçbir çirkinlik kalmamış. Estetik ameliyatı siz mi yaptınız?
Yaşlı Doktor; “Böyle bir ameliyat yapmadık kızım!” Diye gülümsedi. “Annenin bağışladığı gözleri taktık. Sen, onun gözünden gördün kendini!”
Peki, Diyorum ki,Kendisini çok sevdiği için ona gözlerini veren annesinin gözüyle kendisine bakan ve annesinin gözlerinden kendisini dünya güzeli olarak gören bu kızımız. Birde kendine, bizleri annelerimiz dâhil herkesten çok seven Allah’ın(cc) nazarıyla baksaydı, kendisini o vakit nasıl görürdü acaba?
Ve son olarak, Eğer bu gün insanlık içine düştüğü gayya çukurunda mutsuz, umutsuz ve huzursuz bir şekilde ağlıyorsa, bu aslında insanlığın gözyaşları değil, sevginin ve aşkın gözyaşlarıdır.
Yazı dizimi burada sonlandırıken,Bütün kardeşlerimi Yunus’ça bir aşk temennisi ile bizleri en çok sevene, yani sevileni, sevgilisine, Allah’a emanet ediyorum. Sağlıcakla ve sevgiyle kalın.
HAMDİ GEÇER
2015-06-15 09:10:36