3-İlahi boyutuyla Aşk ve sevgi nedir? Bu duygu fıtrimidir?
Bir başka boyutuyla aşk ve sevgi insani ve fıtri bir duygudur. Kimi çevrelerce ise, olması gerekenin dışına çıkartılmış, süfli emellere indirgenmiş, Menfaatlere dayalı olarak ise harcanmış, tüketilmiştir. Kimi çevrelerce ise, fıtri ve insani olan bu güzel duygu adeta hançerlenerek katledilmiştir. Oysa gerçek sevgi, bunların hiç biri değildir. Kabul etsek de, etmesek de, dünyada her şey, iki ayrı cinsin, birbirlerine besledikleri bu fıtri duygu üzerine inşa edilmiştir. Yola nereden çıkarsak çıkalım, bu yolun sonu muhakkak bir kadınla bir erkeğe çıkacaktır. Buna dünya hayatının bileşkesidir diyebiliriz. Bunun aksi ise nerdeyse imkânsızdır. Buna ilk insan ve ilk Peygamber Âdem babamızla Havva annemizde şahit oluyoruz. Bu ilişkiye baktığımızda, cennette başlayan bu ilişki, Havva annemizin, şeytanın nefsine verdiği vesveseye uyması ve yasak olana el uzatması sonucu, cennette ki kısmı son bulmuş, insanoğlunun bundan sonraki serüveni, Dünyada devam etmiştir. Âdem babamız ve Havva annemizin, dünyada ayrı, ayrı yere indirildikleri rivayet edilmektedir. Bunun sonucunda, Âdem babamız uzun aramalar ve Allaha yalvarma yakarmalarından sonra, Allah(cc)merhametiyle onları tekrar, Arafat dağında, Cebeli rahme de buluşturmuş, dünyadaki insanlık buradan neşvünema bulmuştur. Yani Âdem babamız Havva annemize olan sevgisinden dolayı, onu uzun süre aramıştır. Şunu demek istiyorum. Sevgi ya da karşı cinslerin birbirlerine duydukları muhabbettin diğer adı olan aşk, fıtridir. Aşk, sevgi ve muhabbetin merkezidir. Bütün muhabbetler ve mutluluklar bu merkezden yayılır. İnsanlar bu merkezin çekim alanı içerisindedir ve mutluluğu ve huzuru gerçek aşkın merkezine indikten sonra yakalayabilirler. Nitekim Rabbimiz yüce kitabında bu durumu izah etmek için Rum suresi yirmibirici ayetinde“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”Diye buyurmuştur. Sevgili peygamberimizde “bana dünyada üç şey sevdirildi” diye buyurduğu hadislerindeki bu üç şeyden birinin kadın olduğunu ifade etmiştir. Burada peygamber efendimizin ifadesi önemlidir. Zira Peygamberimiz “Sevdim” demeyip “Sevdirildi” diye buyurmuştur. Burada “Sevdirildi” üzerinde düşünmemiz gerekmektedir. Kadını efendimize sevdiren kimdir? İşte bunu düşündüğümüzde, Rabbimiz olduğu sonucuna varırız ki, bu gerçekten çok önemlidir. İşte tam da burada sevginin ve Aşkın fıtri olduğu ortaya çıkmaktadır. Öte yandan bu hadislerinde Sevgili Peygamberimiz, İslam dininin kadına verdiği öneme de işaret ederken, kadının, Cennetteki yasak meyveyi yiyerek, günah işleyen ve bu günahının neticesinde, insanoğlunu cennetten kovulmasına neden olan bir varlık olmadığını ortaya koymuş, dahası ona annelik rütbesini vererek, cenneti onun ayakları altına sermiştir. İşte bu ilişki helal ve meşru olursa ortaya mutluluklar ve güzellikler çıkarken, gayri meşru ve menfaatlere dayalı olursa, hayal kırıklıkları, mutsuzluk ve beklide cinayetler çıkacaktır. Yani Aşk, Sevgi, saygı, ülfet ve muhabbetle desteklenmez, sadece nefsi arzuların tatmini olarak düşünülürse, bunun adı aşk olmaz, onun adı birlikte yaşamak olur. Bu ise sadece nefsi arzuların tatminini sağlamaya yönelik bir eylemidir. Birde aşk adı altında, bu işin gayri meşru olarak yapılanı ve yaşananı vardır ki, böyle bir birliktelikte ise devreye nefsi emmare girmiştir. O zaman aşk dedikleri şey rayından çıkmış, Allah muhafaza, menfur ve melun bir eyleme dönüşmüştür.
HAMDİ GEÇER
2015-05-23 17:14:48